BİZİM NOEL BABA KAPIYI ÇALIYOR, AHLAKLI MIDIR?
30 Aralık 2011 Cuma 14:47
Daha düne kadar, her yılbaşı benim için, vatanperver-kültürsever duygularımın sınırını otobanda denediÄŸim yeni yıl baÅŸlangıcıydı.
Elbette eÄŸlenecek, gülecektik. Yeni bir yıla giriyorduk. Ama noel bayramına iÅŸtirak etmemeliydik. “Elin hıristiyanının” dini bayramını bayram yapmamalı, kültürüne özenip onu benimsememeliydik. Noel baba bizim kültürümüz müydü? Yok aslında Aziz Nicholas’mış ya da Antakya’da Nail denirmiÅŸ kendisine diye resmini mi çizmeliydik yeni bir yılı kutlayan kartlarımıza? Hindiyi niye kesiyordum, hediyeyi niye veriyordum? YetmiyormuÅŸ gibi bir de her tarafa çam aÄŸacı dikiyorlardı…
Hepsi “pis özentiler”di bu insanların, kendi kültürüne sahip çıkamamış, tarihinden utanan, kültür emperyalizminin kölesi olmuÅŸ zavallılar!... Necip Fazıl demiyor muydu “yedi Hıristiyan bir danaya ortak olup kesmedikçe çam aÄŸacı süslemem” diye, iÅŸte o ÅŸairi bile tanımaktan aciz bir özenti gençlikti!...
Pisti, kakaydı, öÄŸyk’tü, iyk’tı hepsi…
Derken oÄŸlum beÅŸ yaşına geldi ve ben sosyo-kültürel, antropoloji, sosyoloji vs. kitaplarda hiç karşılaÅŸmadığım tanımlarla tanışıp meÄŸer çocukerkil bir yapımız olduÄŸunu fark etmeye baÅŸladım.
Ve…
Benim “pis, kaka” demeye ÅŸartlandığım ya da ÅŸartlandırıldığım dev bir yılbaşı aÄŸacına, bütün çocuk masumiyeti ve yaratılıştan getirdiÄŸi beÄŸenme duygusu ile 5 yaÅŸ dilinin yettiÄŸi kadar çığlık çığlığa “YAÅžASIIIIIIIN!!!” diye bağıran oÄŸlumu gördüm büyük bir alışveriÅŸ merkezinin tam ortasında, sap gibi donakalmış halimle…
Buzlarım çözülene kadar da onun bu “yaÅŸasııııııın!” nidasını, benim mahalle baskılı, dayatmacı, at gözlüklü, saplantılı görüÅŸlerimin anlayabileceÄŸi dile çevirmiÅŸti beyin decoderim. Yani o bir tek nidayla demiÅŸtiki oÄŸlum:
“AnneciÄŸim, bak, bu çam aÄŸacı, insan yaratılışının ‘güzel’ diyeceÄŸi süslü, cicili, ışıklı bir mutluluk sembolüdür. DoÄŸa kar altındayken bile yeÅŸil kalana hediye verip her karanlıktan sonra güneÅŸin doÄŸacağına güvenimiz gibi bizi hayata baÄŸlayan umuttur. Bunu kimin yaptığının artık ÅŸu küresel dünyada ne önemi var? Güzellik ve mutluluk evrensel deÄŸil midir, aynı hepimizin gözyaÅŸlarının tuzlu olduÄŸu gibi?...
Hem anneciÄŸim, bir de tarih alanında bilim uzmanı ünvanın var, nasıl bilmezsin çam aÄŸacı süslemesinin Orta Asya eski Türk inancından gelen Ak aÄŸaç ruhuna hediye sunma geleneÄŸi olduÄŸunu?... Bu geleneksel-mitolojik güzellik sunusunun (muhtemelen) Türk göçleri ile Barbar (henüz Hıristiyan olmamış olanlar) Avrupa ırkları arasında görücüye çıktığını, onların bunu alıp benimsediÄŸini, Türklerin sonra unuttuÄŸunu ve İslam’dan sonra Arapçılık yüzünden dışlandığını nasıl yok sayar da bir “din geleneÄŸi” gibi düÅŸünürsün… Bilgine ayıp doÄŸrusu anneciÄŸim!...
Hem Noel Babaya niye gıcık oluyosun bakim? Tonton bir dede iÅŸte, üstelik kırmızı giyiyor, bizi seviyor. Hıristiyan azizmiÅŸ, Avrupalı ren geyiklerini de masala dahil etmiÅŸ diye sevimli bulmayayım mı, Hansel ve Gratel’i de okuma o zaman bana, yedi cüceleri de… Bana böyle sevimli bir tonton dede modeli sundun da ben tercihimi Noel Baba’dan yana mı kullandım? Åžirin Babaya da mı gıcıksın sen yoksa ‘Karl Marks bu karakterle canlandırılıyor’ dediler diye? Ah ne ayıp!...
Åžu “kültürümüz” takıntını da anlamıyorum doÄŸrusu anne… Saat akÅŸam 8-9 arasında TV karşısında olan dünya milletlerinin sıradan insanları arasından rastgele bir seçimle birer kare fotoÄŸraf alınsa –yüzleri görünmeyen- sanki hangisinin hangi milletten olduÄŸunu anlayacaksın!... Aynı eÅŸofman, aynı çakma marka yazıları, aynı t-shirt, aynı TV, aynı koltuk, aynı sehpa…pijamalar bile aynıyken… Hem sen bu kadar takıntılısın madem kültür emperyalizmine de niye oÄŸluna sünnette Avrupalı prens kıyafeti giydiriyor, kendi düÄŸününde OrtaçaÄŸ Avrupası vals kıyafetinin beyazını gelinlik diye geçiriyorsun üstüne… Tamam uzatmıyorum, anladın sen onu!...
Ama anlamadığın ÅŸey, olayın din ile baÄŸlantısı… Bak ben sana basitçe açıklayayım anneciÄŸim: Hıristiyanların dini bayramı Noel yani peygamberlerinin doÄŸum günüdür ki bu 25 Aralıktır. Yılbaşı onlar için bayram deÄŸildir, yılbaşıdır, bizdeki gibi. Biz onların dini bayramını kutlamış olmuyoruz yani… Sanal olarak bir takvim üretmiÅŸiz, koca evren boÅŸluÄŸunda, ÅŸu küçücük dünyanın dönüÅŸü için sanal bir yörünge çizip “aha da buradan baÅŸladı dönmeye” demiÅŸiz. Bir daha o yere gelirse bir tur bitti diyoruz. Sen git baÅŸka yerden baÅŸlat turu, gezegen bunu hiç takmaz emin ol, umrunda deÄŸil çünkü… Bunlar sanaldır anneciÄŸim sanal!... Takılma o kadar!...
Kaldı ki o büyük ÅŸair bir mantık hatası yapmış ne yazık ki: Danaya ortak olmak dini bir eylem yani ibadettir. O dine inanmayan yapmaz. Ama sanal olarak yıl olarak belirlenmiÅŸ bir sürenin farzedilen baÅŸlangıcında aÄŸaç süslemek bir kültürdür. İki farklı ÅŸey kıyaslanmaz. Bunun doÄŸrusu; “Avrupalı (Hıristiyan deÄŸil ama) annesinin elini öpüp başına koymadan/efe kıyafetiyle zeybek oynamadan/askere uÄŸurlarken onu havaya zıplatmadan vs. vs. çam süslemem” gibi bir ÅŸey olmalıydı.
Bir de İslam Tarihçisisin anneciÄŸim, neden din açısından da bakmıyorsun? Hz. İsa Kur’an’da en çok adı geçen ikinci peygamberdir. İslam o dinlerin devamı olduÄŸunu kendisi söyler. Hz. İsa’nın doÄŸum gününü ben de kutlasam, Allah’a ÅŸükür(teÅŸekkür) etsem dinden mi çıkarım günaha mı girerim?”…
Buzlarım çözülünce ne mi oldu?
AlışveriÅŸ merkezinden ellerimizde poÅŸetlerle çıktık…
OÄŸlum mu?
Ben bunları yazarken büyük bir heyecan ve mutlulukla, aldığımız minyatür çam aÄŸacını süslüyor…
Sahi, bizim Noel Baba bu sene kapıyı çalarak geldi, ahlak seviyesi nedir acep?