• 3,602 TL

  • 3,784 TL

  • 143,58 TL

  • 88.531

Öncekiler Sonrakiler

MAĞDUR OLARAK DAVA AÇIYORUM

01 Mart 2012 PerÅŸembe 19:45

EPDK VE KOZLUK BELEDİYESİ ALEYHİNE MAÄžDUR OLARAK DAVA AÇIYORUM.

 
Kozluk’da faaliyetini sürdüren OMV’nin tesis etmiÅŸ olduÄŸu Termik Santral ile ilgili hukuk karmaÅŸası sürmekte olduÄŸundan, doÄŸal olarak 1. Sınıf tarım arazilerimizin yer aldığı bu doÄŸa cenneti bölgemizde zehir kusan sistemler her geçen gün yerlerini saÄŸlamlaÅŸtırmaktadırlar.
 
KöÅŸemizde Terme Kaymakamı Fahri Meral’in OMV topunu taca atmaması gerektiÄŸini, ve hukuk devleti olgusunun 1. Derecede hamisi olması nedeniyle hukukun üstünlüÄŸünün korunması için gerekli prosedürleri uygulaması gerektiÄŸini ifade etmiÅŸ idik.
 
Bu çerçevede olay biraz daha irdelendiÄŸinde doÄŸal olarak oklar Samsun ValiliÄŸine çevrilmektedir. Firma bilindiÄŸi üzere ÇED raporuna sahip olmadan bölgede çalışmalarına baÅŸlamıştır. Bu yetkide kendilerine ne yazık ki Samsun ValiliÄŸi tarafından verilmiÅŸtir. Kanunlar ÇED raporu alınmadan tek bir kazma ve tek bir çivinin çakılmasına izin vermezken, valilik hangi yetki ile bu ruhsatı verdiÄŸi de bilinmez. Bu da ayrı bir konudur.
 
Asıl konumuza gelecek olur isek; OMV’nin bölgemizde yarattığı bu kaos ile ilgili son geliÅŸmeler hakkında ÅŸahsen kendisinin de sorumluluÄŸu olduÄŸuna inandığım Kozluk Belediyesi’nin çevreci kimliÄŸi ile bilinen belediye baÅŸkanı Åženol Kul ile telefonda istiÅŸarede bulundum. Çünkü bana göre belde belediyesinin de, alınan hukuki kararların uygulanmasında bir yükümlülüÄŸü bulunmalı idi.
 
BaÅŸkan Kul; Danıştay’ın almış olduÄŸu kararın inÅŸaat faaliyetinin durdurulması anlamını taşımadığını, iÅŸletmenin üretim lisansının durdurulması ile ilgili olduÄŸunu ifade ederek, konunun muhatabının Belediye olmayıp EPDK (Elektrik Piyasası Denetleme Kurulu) olduÄŸunu ifade ederek, bir noktada kendilerinin de maÄŸdur olduÄŸunu belirtti.
 
İdari Mahkemenin ve Danıştay’ın vermiÅŸ olduÄŸu karar metni incelendiÄŸinde, Kul’un haklı olduÄŸu ortaya çıkmaktadır. Ancak yine bana göre, Kozluk Belediyesi’nin , bölgede inÅŸaat faaliyetlerinin ihlal edilmesi dışında yasal olarak OMV’ye herhangi bir yaptırımı söz konusu olmasa da, bir iÅŸletmenin kendi sorumluluÄŸu altındaki bir bölge de her ne olursa olsun Anayasa’nın 2. Maddesinin ihlaline göz yummaması gerekir diye düÅŸünmekteyim. Belediye’nin muhatap kabul edilmemesi karşısında da baÅŸkanın elinin kolunun baÄŸlı olduÄŸu bir gerçektir.
 
DiÄŸer yandan, EPDK’nın Trabzon’lu baÅŸkanı Hasan KöktaÅŸ’ın ise duyarsızlığını anlamak elbette mümkün deÄŸildir. Olay Tunceli’nin veya Diyarbakır’ın herhangi bir beldesinde deÄŸil kendi seçildiÄŸi bir bölgede cereyan etmektedir. Yani bölgeyi en iyi tanıyan ve bilen bir kiÅŸi olarak, 1. Sınıf tarım arazilerimizde katliama seyirci kalmak yerine prosedürlerin ivedilikle uygulanması yerine 3 maymunu oynamayı tercih etmektedir.
 
Danıştay’ın vermiÅŸ olduÄŸu kararın 30güniçinde fiilen uygulanması gerekmekte idi. Muhatap elbette 1. Derecede EPDK’dır. İşletmeye yaptırımı uygulayacak olan da bu kurumdur. EÄŸer EPDK bu görevi yerine getirmiyor veya getiremiyor ise, bu noktada hukuk devletinin üstünlüÄŸü için masaya yumruÄŸunu vuracak olan kurumlar mülki amirliklerdir.
 
Danıştay’ın vermiÅŸ olduÄŸu karar gayet açıktır. Bu karar çerçevesinde OMV’nin lisansı için yürütmeyi durdurma kararı verilmiÅŸtir. Yani iÅŸletme bu karar ile birlikte 1. Sınıf tarim arazileri olarak ilan edilen bölgede tesis kurma ehliyeti elinden alınmıştır.
 
Söz konusu lisansı veren kurum kimdir? Elbette EPDK’dır. 4628 sayılı EPDK kanunun 1. Maddesine göre, elektriÄŸin yeterli, kaliteli, sürekli ve düÅŸük maliyetli, ve ÇEVREYE UYUMLU bir ÅŸekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için …………..vesaire, piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetiminin saÄŸlanmasıdır.
 
* EPDK DEVLETİN ROLÜNÜ ÜSTLENEN KURUMDUR,
 
* EPDK FİRMALARA LİSANS VEREN VE GEREKTİĞİNDE İPTAL EDEN KURUMDUR.
 
* EPDK SADECE BAŞBAKANLIK VE SAYIŞTAY TARAFINDAN DENETLENEN BİR KURUMDUR.
 
BaÅŸlıklar elbette artırılabilir. Özetleyecek olur isek, Danıştay OMV’nin lisansı için yürütmeyi durdurma kararı vermiÅŸ, ancak her ne hikmetse bu kararın uygulanabilmesi için bir mercii bulunamamaktadır. Danıştay’ın muhatabı ilk etapta EPDK’dır. Ancak EPDK tarafından yapılan açıklamalarda, söz konusu santralin inÅŸaat faaliyetlerinin denetimi hususunun bölgedeki yerel yönetimlerin görevi alanında olduÄŸunu ifadeleri kullanılmaktadır.
 
DoÄŸrudur. Santralin inÅŸaat faaliyetlerinin denetimi konusu bölgedeki yerel yönetimler sorumludur. Nitekim Kozluk Belediye baÅŸkanı Åženol Kul birkaç kez bu hassasiyeti göstererek gerek ruhsat alım ve gerekse inÅŸaat süreçlerinde iÅŸletmenin kapısını mühürlemiÅŸtir. İyi de, Danıştay vermiÅŸ olduÄŸu karar ile “beyler siz tesislerinizi denize 1.500 metre uzaklıkta yapmanız gerekirdi” veya “bakın tesislerinizde kullandığınız inÅŸaat malzemeleri kalitesiz ve TSE belgesi yok” veya “iÅŸletmenin kapısında güvenlik görevlileri yerine kangal köpeklerini görevlendirmiÅŸsiniz” bu olumsuzlukları düzeltin demiyor ki.
 
Ne diyor Danıştay kararları. “Beyler siz 1. Sınıf tarım arazileri üzerinde bu tesisleri konuÅŸlandıramazsınız. Sizi bu ruhsatı yani lisansı size veren EPDK’ya havale ediyorum. Bu lisans için yürütmeyi durdurma kararı veriyorum. EPDK’ya gidin derdinizi mumla mı yoksa kına ile mi anlatırsınız bilemem” diyor. “Yani lisansınızı iptal ettim faaliyetini durdurun” diyor.
 
Görev bu noktada kime düÅŸüyor. Elbette ilk etapta EPDK’ya. Görevini yerine getirmiyor mu? O zaman görev kime düÅŸüyor. Mülki amirliklere. Bu kurumlar da görevini yerine getiremiyor ise o zaman demokrasinin olmazsa olmazlarından olan STÖ’lere.
 
Son olarak da elbette bireylere görev düÅŸüyor. Bu çerçevede Ünye bölgesinde fındık üreticisi olarak vatandaÅŸlık görevimi kullanacağım.
 
2872 sayılı Çevre Kanununun ilkeler baÅŸlığı 3. Maddesi (a) fıkrasına göre çevrenin korunması ve çevre kirliliÄŸinin önlenmesi adına, ayrıca Anayasamızın 36. Maddesinde yer alan “herkes (gerçek ve tüzel kiÅŸi) Hak arama hürriyetine sahiptir. İdarelerin her türlü eylem ve iÅŸlemlerine karşı yargı yolları açıktır” hükümleri çerçevesinde baÅŸta EPDK’yı ve sonra da KOZLUK BELEDİYESİ aleyhine dava açmak için gerekli giriÅŸimleri baÅŸlatmış bulunmaktayım.
 
Bugün petrol türevi hammaddeler ile üretilen materyallerin insan saÄŸlığı ve çevrede yarattığı tahribata göz yummak, akan derelerimizi, kundaktaki bebelerimizi ve geleceÄŸimizi yok etmektir. Bu katliama seyirci kalmamak da, bana göre her vatandaşın görevidir. Bende bu sorumluluk
 
çerçevesinde torunlarıma ve onların torunlarına temiz bir çevre sunmanın mücadelesini her platformda sürdüreceÄŸim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÖŞE YAZARLARI