NEDEN GERİ DÖNDÜM?
19 Mart 2012 Pazartesi 18:13
Kayseri deplasmanının Samsunspor için önemini burada tekrar yazmama elbette gerek yok. Son umudumuz bu maçı alarak, ligde kalma ÅŸansımızı sürdürmek idi.
Antalya kendi sahasında berabere kalmıştı. Her ne kadar Ankaragücü maçı banko 3 puan olarak hesaplanmış olsa, Ankaragücü’nün gerek FB ve gerekse Bursaspor ile oynadığı maçlarda verdikleri onur mücadelesi ortada idi. Yani Ankaragücü ile oynayacak olan Gaziantep ve Antalya’nın, 3 puan garantileri kesinlikle yoktu.
Almanya’daki programımı yarıda keserek, bu maçı izlemek üzere, Kayseri’ye gittim. Kulübü arayarak takımın kaldığı oteli örgendim ve aynı otelde rezervasyonumu yaptırdım. Cuma günü saat 16.30sıralarında otele girdim.
Otele girdiÄŸim anda gözlerim yönetici arkadaÅŸları aradı. Ancak lobide hiç kimse yoktu. Boluspor kafilesi de aynı otelde kaldığı için, lobide sadece Boluspor’lu yöneticiler bulunmakta idi. Bizimkiler istirahat ediyorlardır, odalarındadır diye düÅŸündüm. Üç saat sonra saat 19.00’da takımımız maç öncesi akÅŸam yemeÄŸini yedi ve lobide TV’den maç izlemeye baÅŸladılar. Ancak yine ortalıkta takımımızın hiçbir yöneticisi yoktu.
Saat 21.00 de FB-GS maçı bitti. Bu arada lobide Bank Asya Kulüpler BirliÄŸi BaÅŸkan Yardımcılığı görevinde bulunduÄŸum sürece yakın dostluk kurduÄŸum Boluspor BaÅŸkanı Necip Çarıkçı, Yunus ve İsmet hoca, Mesut hoca ve bazı Boluspor yöneticileri ile lobide sohbet ediyor ve futbol dünyası ile ilgili görüÅŸlerimizi paylaşıyorduk.
Futbolcularımız maçı izledikten sonra odalarına çekildiler. Bir iki saat lobide oyalandıktan sonra bende odama çekildim. Maç günü sabah 9.30 sıralarında lobiye indim. Kahvaltımı yaptım. Yöneticilerimizden yine eser yoktu. Takımın havası ise zaten malumdu. Futbolcularımızda doÄŸal olarak tedirginliÄŸin yanı sıra, insanların aÄŸzından inÅŸallah’ın ötesinde hiçbir kelime çıkmıyordu. Gözlerde “sonrası ne olur bilemeyiz ama biz bu maçı kesin alacağız” gibi bir ifade görememiÅŸtim.
Kendi kendime mırıldanmaya baÅŸladım. Bu sırada Boluspor BaÅŸkanı Necip Çarıkcı ise, “Hayırdır aÄŸabey, moralin bozuk gibi, gel bizim maçı izleyelim” dedi. Ancak bir gün öncesinde takımın yanında yönetici arkadaÅŸlarımızı görememenin ÅŸokunu halen üzerimden atamamıştım.
Sonuç olarak, takımımız hayati önem taşıyan çok önemli bir maça çıkıyor. Futbolcular moral motivasyonuna en fazla ihtiyacı olan bir dönemde yalnızları oynuyorlar. Kendilerine bu motivasyonu yüksek düzeyde saÄŸlayacak olan elbette ilk etapta yöneticiler olacaktır. Teknik kadronun da buna ihtiyacı vardır.
Futbolcuları böylesine bir günde yalnız bırakırsanız, yanlarında olmazsanız, futbolcu yönetimin yanlarında olmadığını hisseder ise, kafa olarak o maça nasıl konsantre olabilir. Maç sonlarında takım galip geldiÄŸinde nasıl soyunma odasına koÅŸuyor iseniz, maÄŸlup olduÄŸunda da aynı ÅŸevk ve heyecanla futbolcularınıza sarılmalısınız. Yöneticilik sadece listelerde yer alarak protokol tribününde etrafa gülücükler yollamak deÄŸildir. Yan tribünlerde bulunan eÅŸ ve dostlara yönetim kurulu üyesi olmanın havasını atmak hiç deÄŸildir.
Kötü günde, yani bu günlerde futbolcunuzun sırtını okÅŸayarak, “Kazansanız da kaybetseniz de yönetim olarak sizin arkanızdayız çocuklar, çıkın aslanlar gibi mücadelenizi yapın, bu maçın önemini zaten biliyorsunuz, hep birlikte el ele bu kentin deÄŸerine sahip çıkacağız, bu takımın küme düÅŸmesine izin vermeyeceÄŸiz” gibi sözler ile, maç saatine kadar yanlarında olduÄŸunuzu hissettirmeniz gerekir.
Kısaca maç öncesi teknik kadronun çabalarına raÄŸmen, yöneticilerin duyarsızlığı karşısında sinirlerim fazlası ile gerildi. Kayseri’ye gelirken yönetici arkadaÅŸlarımızdan Tahsin Kosif ve Abdi Azgar’ı aramıştım. Kayseri’ye gittiÄŸimi ve bu maçı almamız halinde ÅŸansımızın devam edeceÄŸini ifade ettim.
Abdi Azgar’ın Samsunspor’a bakışını ve sevdasını çok yakinen bildiÄŸimden “AÄŸabey inan, senin geleceÄŸini bilseydim maça gelirdim” ÅŸeklindeki sözleri de, kendisinin tecrübeli bir yönetici olarak rahatsızlıklarını yeterince ortaya koymakta idi. BaÅŸkan Kazım Yılmaz dışındaki yönetici arkadaÅŸları gıyaben tanımakta idim. Birlikte görev yaptığımız eski yönetici arkadaÅŸlarımız ve bir iki isim dışında diÄŸer arkadaÅŸlar ile dostluk iliÅŸkilerimiz yoktu. Ancak buda önemli deÄŸildi. Çünkü ortak paydamız Samsunspor idi.
Kahvaltı yaparken bir anda sinir katsayısı yükseldi. Böyle bir maç öncesinde nasıl olur da hiçbir yönetici takımın başında olmazdı. Belki Kayserispor yönetiminin davetlerine icabet ederek akÅŸam yemeÄŸine çıkmışlardı. Ancak böyle de olsa, kesinlikle bir yönetici takımın başında kalmalı idi. Tüm yönetim kurulu futbolcuların yanında yer almalı idi.
O anda herhangi bir yönetici arkadaÅŸ ile lobide karşılaÅŸmış olsa idim, bu düÅŸüncelerimi iletecek ve belki de hoÅŸ olmayan bir tablonun yaratılmasına neden olacaktım. Kendi kendime lanetler okuyarak bir anda kendimi resepsiyon’un önünde buldum. Görevliye “Otelden ayrılıyorum, hesabımı kesin “ dedim. Görevli de ÅŸaşırdı. Çünkü iki gecelik rezervasyon yaptırmıştım. Takımımız ile birlikte maç sonunda otelde kalarak ertesi gün takımla birlikte İstanbul’a uçmayı planlamıştım.
Kısaca, bana göre yönetim kurulunda BaÅŸkan Kazım Yılmaz’ın dışındaki arkadaÅŸlarımızın takımı kafalarında küme düÅŸürdükleri inancına kapıldım. Hayatımda ilk kez bir deplasman maçına giderek Samsunspor’u izlemeden geri döndüm. Nedeni ise, bu takımı beyinsel olarak küme düÅŸüren yöneticilerdir.
Siz kulüp yöneticiliÄŸi ile, iÅŸ yeri yöneticiliÄŸini karıştırdınız sevgili arkadaÅŸlar. Futbol dünyasının iÅŸ dünyası ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Bana göre Kazım Yılmaz baÅŸkanlık için doÄŸru isimdir. Ancak kendisinin en büyük handikabı yönetim kurulunu oluÅŸtururken liste hazırlanmasında kendi insiyatifini kullanamamış olmasıdır. O dönemde Galip Öztürk’ün olmazsa olmaz isimleri önce kendisini yarı yolda bırakmış, sonrasında ise iÅŸ iÅŸten geçmiÅŸtir. “Bir bilen” olarak danıştığı kiÅŸiler ise, onu yanlış adreslere yönlendirmiÅŸlerdir.
Takımımız oynanan maçlardan alınan sonuçların etkisinin dışında, yönetim anlamında sezon başında yaÅŸanan problemlerin kurbanı olmuÅŸtur. Åžahsen Kazım Yılmaz’a ilk yarı öncesinde yapmış olduÄŸum Kongre kararı alması gerektiÄŸi ÅŸeklindeki çaÄŸrılarımın nedeni bu idi.
Mevcut yönetim kurulu üyesi arkadaÅŸlarımızın iyi niyetinden elbette hiç kimsenin ÅŸüphesi olamaz ve olmamalıdır. Ancak futbol dünyası farklı bir kulvardır. İyi niyetli olmak yeterli deÄŸildir. Futbol takımı yöneticiliÄŸine adapte olabilmek için zaman gerekir. Çünkü yöneticiliÄŸin okulu yoktur.
Kentimizde yaÅŸananlardan ne yazık ki ders alınamamaktadır. Sahte kahramanlar üretilerek, kentin deÄŸerleri yok edilmektedir. KiÅŸilere bağımlı bir sistemin parçaları olarak hareket etmek zaten sistemsizliÄŸi doÄŸurmaktadır.
Sezon başında oluÅŸumun içinde olan ve sonrasında yönetim kurulunda yer almayan bir kiÅŸi olarak, Samsunspor’u bugüne getiren yaÅŸananlar sezon sonunda detaylı olarak kamuoyunun bilgisine tarafımca sunulacaktır. Samsunspor bu kentin ruhudur. Bu ruhun ağırlığını taşıyamayacak olanların sahnede yer almasına izin verilmelidir. Åžirinler taraftar grubu ruhunun öncelikle yönetim kurulu üyelerinde yaÅŸaması ve yaÅŸatılması gerekir. Yani kısaca beyler, sizler tüm yönetim kurulu üyeleri olarak Kayseri maçı kafilesinde yek vücut olmalı idiniz. Unutmayın ki gemiyi ilk terk edenler farelerdir. Sizler bu gemiyi çok erken terk ettiniz. Bu gemide olmalımı idiniz? Bu zaten baÅŸlı başına ayrı bir konudur.
BaÅŸkan Yılmaz, Hasbi MenteÅŸoÄŸlu’ndan sonra kulübe en çok para veren bir kimlik sergilemiÅŸtir. Fatura kendisine deÄŸil, bugüne kadar transferlere 35 trilyon harcata “bilenlerdir. BaÅŸkanın tek hatası malum bilen”leri geç tespit etmesidir. Bu nedenle bundan sonra yoluna yeni ama gerçek bilenler ile devam etmeli ve acilen kongre kararı almalıdır.